KULLANMAMAK İÇİN ALDIĞIM GÖZLÜĞÜN YAN ETKİLERİ

 Aaaah ahhhh... Eskiden ne keserdim uzakları be... Ne dikiz atardım sağa sola. Legolas bir ben ikiydim şu alemde. Sonraları bişey olmaya başladı bana ya haci, böyle 22 yaştan sonra falan benim gözlere bişey olmaya, uydu yayını bozuk çekmeye başladı. Artık saruman büyü mü yaptı beni kıskandı mı? ne yaptı bilmiyorum.

Benim gözlerin görüş şekli Sabri'nin topa vuruş stilini andırmaya başlayınca dedim senin göz doktoruna gitme vaktin geldi. Gittim doktora, ölçtü biçti falan. Uzağı görmede sıkıntı olduğunu bide "göz odacıkların fazla büyük bi ara gel tekrar onunla ilgili tarama yapalım" dedi, göz odacıklarım 2 oda 1 salonsa artık...

Efem doktorcüüüğum gözlüğü yazdıktan sonra kendi kendime dedimki "Nan artiz, sen zaten bu gözlüğü takmazsın dışarıda, işte de takmazsın. Çünkü tipin zaten ölü g-tüne benziyo, bide gözlüğü takarsan frankeynşaynın biraderi gibi olursun, sen en iyisi al, köşede dursun" Bu iç sesin aklına içerleneyim ben. Aklını piptiğiminin iç sesi... Aldım gözlüğü, yatırdım evin en kral yerine, ohhhh, o beni kesiyo ben onu. Sonra ben bunu hiç kullanmadığım için alındı, içerlendi herhalde, bundan mütevellit başıma aşağıdaki gibi bi iki olay geldi;

● Gözlüğü almadan çıktım her zaman ki gibi, köprüde otobüs bekliyorum. Baktım uzaktan bi otobüs geliyo, fakat güzergah yazan tabelayı öyle şeffaf görüyorum ki, görüş şeklimin o kadar kayması için sabaha kadar yastığımın baş ucunda 1 aydır yıkanmamış çorapla yatmış olmam lazım o derece. Gözler buğulu görüyo falan. Kadıköy otobüsünü bekliyodum, baktım bi "K" harfini okuyabildim tabelasında, sonra "KA" yıda görünce "aha valla Kadıköy" diyip sazanlama, bodozlama ve hatta kekolama atladım otobüse. Otobüs yolculuklarında uyumayı sevdiğim için direk biner binmez bi koltuğa mıyışıp uyumaya koyuldum, arada bi gözümü açıp etrafı kesiyorum. Nan arkadaş gözümü bi açtım, yol başkaaaaa, mekan başkaaaa... Nereye gidiyoruz? dedim kendi kendime, yanımdaki adama "Abi bu Kadıköy otobüsü değil mi?" dedim, "Yööööooooo" dedi. Aha da zıçtık dememe kalmadı, işe geç gittiğimde zıçma eylemi gerçekleşiverdi. Aşırı feminist patronum gelip atmadık diss, etmedik hakaret, yapmadık kezbanlık bırakmadı...

● Yine bi gün Natoyolu'nda minibüs bekliyorum, fakat bu önceki otobüs vakasının üzerinden 4-5 sene falan geçmiş, yani artık gözler olmuş M.Jackson reyiz'in makyajsız hali... Uzağı hiç göstermiyo denebilir... Doktor 0,75 e 1,00 dedi ama bana sanki körmüşüm gibi geliyo babasını satayım. Neyse efem minibüs geliyo, ben yine tabelasındaki yazıyı tam okuyamıyorum, zaten saat akşamın dokuzu. "Nan buradan zaten 2 minibüs hattı geçiyo, biri bizim ora, diğeri Yavuztürk" diyip minibüse atladım. Fakat minibüse bindiğim durak öyle biyerde ki, 1 durak sonrasında yavuztürk minibüsleri virajı dönüp başka yola sapıyo. Bizim oraya gitmesi gerekenlerde düz devam ediyo dönmeden. Bak Allah seni inandırsın, binip "Kaptan şuradan 1 kişi alır mısın?" diyip parayı verdikten sonra sadece 1 dakika geçti, 50 metre anca gitmişizdir, anam bi baktım virajı döndü... O an kendimi öyle mal hissettim ki, bineli daha 1 dakika olmuş, parayı adama daha taze taze ödemişim, kaybolan liraların kokusu burnumda, acısı ciğerimde... Utana sıkıla "Kaptan müsait biyerde indirir misin?" diyip kaçarak uzaklaştım minibüsten; içeridekiler "Gerizekalıya bak 1 durak gitmek için minibüse binmiş" demediyse ne olayım... Totoş kaptanda hiç "Gel nan paranı geri veriyim madem" demedi.

Kendime öyle kızdım ki, sırf kendimi cezalandırmak için eve yürüyerek gittim. Hak ettim ama, madem ben o gözlüğü aldım, ama sırf artizlik uğruna takmıyorum, onu evde süs eşyası gibi saklıyorum, yürü o zaman eşşek herif, intikam alıyo o gözlük benden, hadi bakam...

Yorumlar

Popüler Yayınlar