BABAMDAN NAMELER

 Biz Karadenizli bi aileyiz, ben doğma büyüme İstanbulluyum fakat babam için aynı şeyi söyleyemem :)  Kendisi gençliğinde Trabzon'da gemilerde çalışmış, oranın havasını yıllarca solumuş biridir. Oradaki havanın insana verdiği özelliklerden midir yoksa doğal bir yaratıcılık mı söz konusudur bilemem... Çünkü bi insan laf sokarken yada küfrederken ancak bu kadar yaratıcı olabilir hacı.

Bak şimdi mesela belli durumlar karşısında bana hiç acımadan, gavura vurur gibi savurduğu cümlelerden bi kaçını yazayım.

Diyelim ki bi şeyi onun istediği gibi yapamadım, yada beklentilerinin aksine işler yaptım. Akabinde şu cümle gelir.

"Senden adam olursa eşeğin z-k-nden kaval olur."

Yani demek istiyo ki, senin ben çocuk gibi aklına oturayım, yetimhaneye vereydim daha iyiydi seni; çünkü senden bu gidişle bi b-k olmaz.

Ergenlik ve sonrasında mutasyon geçirip öyle kalan vücudum yüzünden sık sık ayna karşısında sivilce patlatma operasyonları yapıyodum. Sonra anneme gidip "anne yaaaaaa bunlar geçmiyooooo" diye mızmızlanır, şefkat isteyen ayı yavrusu gibi hareketler yapardım. Babam mutfaktan bu sözümü duyar, ağzında yan duran sigarasını tüttürerek ve akabinde yere düşen izmarit külleriyle annemin sinirli bakışları altında gelir, beni 2-3 saniye süzdükten sonra ciddi ifadesini bozup sırıtarak şunu der:

"Ellerini aç, avcuna işiyim, yüzüne bi sür geçer" 

Buda yetmez, illa trolleyecek ya, sonrasında makarayla karışık bilimsel açıklamalara başvurur "valla bak, bilim adamları açıkladı çiş sivilceye iyi geliyomuş keh keh keh" diye...

Muhabbettler yine paraya döndüğünde (ki babamla muhabbet etmek zorunda kaldığımda bu muhabbetlerin %90ını para oluşturur.) Bi süre sonra durduk yere "ilerde evleneceksin" lere gider konu. Nasihatler ağır makinalı tüfek gibi tatata tatata gelir bana. Fakat ben hergün aynı mermileri yediğimden tüm cümleleri ezberlemiş, hatta hecelere bölüp, anlatım bozukluklarını bile tespit etmişimdir. Para ve gelecek üzerine giden bu muhabbette babam daha fazla dayanamaz ve içindeki öz benliğini ortaya koyar:

"Karın tuz isteyince g-tün buz der"

Çok yaratıcı, akılda kalıcı, melodik bi o kadar mübalağa ve teşbih-i beliğ sanatlarını barındıran, dış ülkelerin filozofları tarafından duyulsa "Ooooo Jizısss Kırayst!" dedirtecek yapıda bi cümledir.

Çocukken falan para isterdim, yok derdi (genelde hep yok derdi :D) Sonra ben "ulan belki ısrar eder, Ajdar gibi hareketler yaparsam pes edip para verir" diye düşünerekten ısrarla "baba para, baba para, para lazıııııııııım" derdim. Artık dayanma sınırı çatlamış olan babam, yattığı çekyattan ayağa doğrulur, bıyıklarının altından gülmesini saklamaya çalışıyomuş gibi çakma bi kızgınlıkla:

"Az önce tuvalete çıkarttım para, git al, yüklü miktarda hem de" derdi.

Bu sözü o kadar sık kullanırdı ki, bi ara harbiden babamın para z-çtığına inanacaktım. Gidip bakmayı bile düşünmüştüm harbiden tuvalette paramı var lan diye.

Daha aklıma gelmeyen onlarca sözü var, böyle not edilesi, kamyonet arkasına yazılası. Belki de mizahi yönümü geliştiren etkenlerden biride böyle bi babayla beraber büyümüş olmamdır :)

Yorumlar

Popüler Yayınlar